GÜNDEM

Dışişleri Bakanı Fidan: Bunu düşünmek bile abesle iştigal

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planına ilişkin, "Ne bölgenin ne bizim kabul edebileceğimiz bir durum. Bunu düşünmek bile abesle iştigal. Gazze halkını denklem dışı bırakmaya çalışan inisiyatiflere karşıyız." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda Türkiye'nin dış politika gündemi ve uluslararası alandaki son gelişmeleri değerlendirdi.

Fidan, Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın dünkü ziyaretinin önemli olduğunu belirterek Şara'nın cumhurbaşkanı seçildikten sonra ikinci ziyaretini Türkiye'ye, ilk ziyaretini Suudi Arabistan'a yaptığını ifade etti.

Suriye'de son 2 ayda görülen gelişmelerin belli bir tempoyla ivmelendiğinin görüldüğünü kaydeden Fidan, bu gelişmelerin hepsinin de olumlu seyrettiğini dile getirdi.

Fidan, hem bölge ülkelerinin hem uluslararası toplumun, yeni yönetime yaklaşımının fevkalade olumlu olduğuna işaret ederek yeni yönetimin de sorumlu davrandığına dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Şara arasında dün yapılan görüşmelerde iki ülke arasında daha önce çözüme kavuşma imkanı olmayan, dondurulmuş konuları ele alma imkanı olduğunu aktaran Fidan,

"Suriye'nin yeniden yapılandırılmasında, ayağa kaldırılmasında, temel hizmetlerin halka iletilmesinde Türkiye'nin ne türden bir rolü olabilir, bunlar hep masaya yatırıldı. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız belediye başkanlığı döneminden beri özellikle sosyal konulara, sosyal hizmetlere çok ağırlık veren bir siyasi lider. Halkın içinde bulunduğu durumu tabii ki bütün detaylarıyla görebiliyor, okuyabiliyor." dedi.

"Şara ile güvenlik, bağlantısallık ve terörle mücadele konuları ele alındı"

Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teker teker Suriye'de ne kadar enerjiye ihtiyaç olduğunu, hastane ve ulaşım konularını büyük bir detay ve titizlikle üzerinden geçme imkanı olduğunu anlatarak

"Onun dışında bizim iki ülke arasında sınır güvenliği, ticaretin artırılması, bölge ülkeleriyle olan bağlantısallık konusu başta olmak üzere, güvenlik konuları da ele alındı. Tabii güvenlik konuları YPG'nin nasıl çözüleceği meselesi başta olmak üzere DEAŞ'le mücadele, sınır güvenliği, bölge ülkeleriyle bu konuda atılabilecek adımlar. Böyle bir geniş yelpazede konular ele alındı." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün konuların üstünde büyük bir titizlikle durduğunu söyleyen Fidan, bunun "çok verimli bir görüşme" olduğuna inandığını dile getirdi.

Fidan, bu türden etkileşimlerin Şam'daki yeni yönetim için fevkalade önemli olduğunu vurgulayarak böylece bölgedeki önemli ülkelerin muhataplarının ne hissettiğini, düşündüğünü ve beklediğini bire bir öğrenme imkanı olduğunu ifade etti.

Diğer taraftan Şam'daki yönetimin de kendi vizyonunu ve düşüncelerini aktarabildiğini ve böyle bir işbirliği modeli olduğunu belirten Fidan, yeni dönemde Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin çok büyük bir ivmeyle hız kazanacağına dikkati çekti.

"Dışarıdan tehdit gelmediği sürece, başkasının desteğine ihtiyacımız yok"

Fidan, Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu vurgulayarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde savunma sanayisine ciddi yatırımlar yapıldığını söyledi.

"Savunma ve milli güvenlik sistemimizi çok büyük oranda reforme ettik. İstihbarat alanında, diplomasi alanında, askeri alanda, muazzam yetenekler kazandık. Bize dışarıdan tehdit gelmediği sürece, bizim çok fazla bu konularda başkasının desteğine ihtiyacımız yok." diyen Fidan, şunları kaydetti:

"Bizim canımızı yakan, sıkan konular, bölgemize bizim sınırlarımızın ötesinde başlayan problemler, bize tehdit oluşturan problemler… Bizim Ahmet Şara'dan bir numaralı beklentimiz, yeni yönetimden, kendi ülkesindeki sorunlara sahip çıkması, çözmesi. Türkiye için, bölge için tehdit eden konulara vaziyet etmesi. Biz bunu Suriye'den de bekliyoruz, Irak'tan da bekliyoruz, İran'dan da bekliyoruz. Onlar da haliyle bizden beklemek durumundalar. Biz nasıl etrafımızdaki ülkeler için tehdit üretmiyorsak etrafımızdaki ülkelerin herhangi bir nedenle bize tehdit üretmemesi, bizim için bir numaralı öncelik."

Fidan, üçüncü ülkelerin terör örgütü PKK/YPG'yle Irak tarzı bir model inşa etmesi konusunda herhangi bir arayışı olup olmadığı sorusunu yanıtlayarak,

"Biz üçüncü ülkelerden bu konuda herhangi bir teklif almış durumda değiliz. Böyle bir teklifi de zaten kabul edecek, tartışacak durumda da değiliz. Dün Suriyeli meslektaşlarımızla, misafirlerimizle konuştuğumuzda, onlarda da böyle bir konu yok" dedi.

Terör örgütü PKK/YPG'nin devrik Beşşar Esed rejimi dönemindeki krizden istifadeyle oluşturduğu "de facto" durum ve DEAŞ'lılar konusunda verdiği sözde hapishane hizmetleriyle birtakım ülkelerin desteğini alıyor gibi gözükmesinin sorun teşkil ettiğini dile getiren Fidan,

"Suriye'nin geleceğinde hiçbir gruba, etnisiteye, mezhebe bir ayrıcalık yokken başka bir yere bir şey yapması söz konusu olamaz. Dünkü görüşmelerden de aldığımız izlenim buydu." diye konuştu.

Suriye'de eşit vatandaşlık vurgusu

Fidan, Suriye sınırının öbür tarafında silahlı bir tehdit olup olmamasının Türkiye için önemli olduğu belirterek, şunları kaydetti:

"Suriye yönetimi bu konuya daha geniş perspektiften bakmak zorunda çünkü ülkenin milli bütünlüğü, beraberliği, egemenliği tehdit altına girmemeli. Bunu mümkün kılacak hiçbir senaryonun hayata geçmemesi gerekiyor. Bu çerçeveden baktığımız zaman ben Sayın (Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed) Şara'nın ve arkadaşlarının kafasının son derece net olduğunu gördüm. Bu netlik, Türkiye'nin de açıkçası güvenlik ihtiyaçlarını tatmin edecek düzeyde bir netlik."

Fidan, Suriye yönetiminin gündeminde federasyon ya da özerklik benzeri düşünceler bulunmadığını söyleyerek,

"Bütün etnisiteler anayasal vatandaşlık çerçevesinde eşit muamele görmeli. Hiç kimse kendi kimliğinden dolayı farklı muamele görmemeli, dışlanmamalı; ayrıca kendi kültürel haklarını savunabilmeli ve yaşayabilmeli." dedi.

Suriye'de siyasi ve idari bir bölünmenin kabul edilmediğini vurgulayan Fidan, siyaset bilimiyle uğraşanların bu modelin çalışmadığını gördüğünü söyledi.

Fidan,

"İçerideki etnisiteleri birer azınlık haline dönüştürmek, bu azınlıkları daha sonra toplumdaki büyük maslahattan ve menfaatten mahrum etmek, daha sonra bunların başka siyasal istikrarsızlık aracı olmasını sağlamak, kimsenin faydasına değil." diyerek, ülke bütünlüğünü sağlamak adına vatandaşların kültürel ve diğer haklarını da dışlamanın iyi bir şey olmadığını kaydetti.

Türkiye'nin bu konuda ideal bir örnek olduğunu dile getiren Fidan, anayasal vatandaşlıkla insanların eşit muamele görerek siyasal sisteme katılımını mümkün kılan bir sistemin Suriye'de hayata geçmesi gerektiğini söyledi.

Bahçeli'nin açıklamaları ve Erdoğan'ın Terörsüz Türkiye vurgusu

Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Terörsüz Türkiye" vurgusu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan siyasi gelişmelere ilişkin, Bahçeli'nin açıklamalarının Türk-Kürt kardeşliğinin altını çizdiğini ve "fevkalade önemli" olduğunu vurguladı.

Bu açıklamaların özellikle sosyal barış adına önemine değinen Fidan,

"Bu ülkenin temelini, harcını güçlendirme adına fevkalede önemli. Bunu yaparken de büyük bir siyasi risk üstlendiğini de açıkçası görüyoruz." dedi.

Fidan, bunun takdire şayan olduğuna dikkati çekerek, bunun ülkenin menfaati için bir fedarlık örneği olduğunu kaydetti.

Bu durumu savaş alanındaki bir askerin ortaya koyacağı en büyük fedakarlığa benzeten Fidan, Bahçeli'nin kendisine gelecek tepkileri bile bile; klasik siyaset dilinden ve duruşundan uzaklaşarak ülkenin genel menfaatini düşünerek ortaya koyduğu tavrın asıl milliyetçilik olduğunu bildirdi.

Fidan, terörün sona erdirilmesi ve silahlı terörün ortadan kaldırılmasının Türk devlet organlarının yıllardır titizlikle uğraştığı ve fedakarlık yaptığı bir konu olduğunu vurgulayarak, Ankara'nın, bütün profesyonel ve istihbari verilere bakarak bölgedeki oyuncuları, örgütün içindeki dengeleri, terör örgütünün imkan ve kabiliyeti başta olmak üzere bütün konuları yakından takip ettiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "terörsüz Türkiye" konusunda hassas olduğuna dikkati çeken Fidan, Türkiye'nin hiçbir şeyi şansa bırakma lüksü olmadığını bildirdi.

Fidan, ekstra gelebilecek olumlu katkıların işi kolaylaştırabileceğini ama birinci önceliğin, her türlü yöntemi kullanarak terörle mücadele etmek olduğunu aktardı.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "liderlik özelliğinin" ortaya çıktığını vurgulayan Fidan, Erdoğan'ın "sonuca odaklandığını" belirtti.

Fidan, dönem dönem diyalog gerekiyorsa diyalog; kavga gerekiyorsa kavganın yapıldığını kaydederek, "(Terörsüz Türkiye) Hiç kimseden icazet beklemeden sadece ülkenin lehine, ülkenin bağımsız kararıyla bu kavgayı verebilmek fevkalade önemli" dedi.

Türkiye'de terörle mücadelenin tarihine değinen Fidan, şunları kaydetti:

"(Terörle mücadelede eskiden) Hem içeride atılacak hem dışarıda atılacak birçok adımların uluslararası konjonktür ile ilişkilendirilmesi meselesi çok fazla; veya bazı egemen güçlerin duruşlarıyla çok fazla ilişkilendirir durumdaydı. Bu çok fazla halka yansıtılmazdı aslında önceki dönemlerde; ama Cumhurbaşkanımız ortaya koyduğu siyasi liderlikle şunu dedi: Bu benim memleketimin derdiyse, ben bunu elimde mümkün olan bütün araçlarla çözme iradesini taşıyorum ve bu iradeyi de her türlü şekilde ortaya koyabilirim."

Fidan, Türkiye'nin milli güvenlik sistemini buna göre yeniden dizaynı, düzenlenmesinin epey bir zaman aldığını; yeni yeteneklerin geliştirilmesi, sınır ötesi operasyon yeteneklerinin artmasının, istihbaratın içeriden dışarıya doğru yönelmesinin, dışarıda operasyon yapabilir hale gelmesinin, savunma sanayindeki yatırımların; teknolojik ilerlemelerinin, bu türden operasyonları destekleyebilecek bir noktaya erişebilmesi gibi faktörlerin, ayrı ayrı kulvarlarda yürütülen çalışmaların bir noktaya gelmesine dikkati çekti.

Siyasetin de bu konudaki rolüne ilişkin Fidan, bu konuda demokratik reform, sosyal barış için atılacak önemlere değinerek, Erdoğan bu konuda siyasi iradesi ile yaptığı reformlarla eşitlik ve özgürlüğün önünde bulunan yasal engeller ve idari sorunların ortadan kalktığını bildirdi.

Fidan, Türkiye'nin bu konuda bölgede örnek gösterilen bir ülke olduğunun altını çizerek,

"(Türkiye) Herkesin kendi kimliğini kendi inancını özgürce ifade edebildiği; yaşayabildiği bundan dolayı herhangi bir mahrumiyete, mahkumiyete, takibata tabi tutulmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu modelin diğer ülkelerde de aynı şekilde olduğunu gördüğümüz zaman bize mutluluk verir." ifadelerini kullandı.

Suriye'deki ABD varlığı

Fidan, Suriye'deki askeri ABD varlığı hakkındaki soruyu cevaplayarak, bu konuyu dün Türkiye'yi ziyaret eden Suriye heyetiyle görüştüklerini aktardı. Fidan, yeni ABD yönetiminde yapılan atamalara işaret ederek, "Buradan gelecek belirli verilerle (ABD Başkanı Donald) Trump yönetimi bir karar verme sürecinde, bunu öyle anlıyoruz." dedi.

ABD'li muhataplarıyla yaptıkları görüşmelerin son 1 yıldır hız kazandığını söyleyen Fidan,

"Umarız burada fevkalade isabetli bir karar verilir. Buradan hep beraber yolumuza devam ederiz. Beklediğimiz konu, Amerika'nın YPG'ye desteğini kesmesi ve oradaki Suriye'nin milli bütünlüğüne ve beraberliğine tehdit eden durumun ortadan kalkması. Artık yeni Suriye'nin de zaman kaybetmeden yoluna devam etmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Fidan, terör örgütü PKK/YPG'nin Fırat Nehri'nin doğusunda işgal ettiği toprakların Suriye'nin yaklaşık 3'te 1'ini tekabül ettiğine dikkati çekerek, "Bu topraklar da büyük bir bölümü Arapların yaşadığı yerler. Orada da öyle bir izlenim var. İleride Kürtler ile Araplar arasındaki sosyal barışı tehdit edecek de bir mekanizma kurulmuş." dedi.

Terör örgütü YPG'nin yönettiği bir örgütün Arapların olduğu yerleri işgal ettiğini söyleyen Fidan,

"Halbuki oradaki Kürtler çok muhterem, aziz insanlar; oradaki Araplarla sorunları yok, Arapların da onlarla bir sorunu yok." ifadesini kullandı.

Fidan, terör örgütünün dışarıdan getirdiği ithal ideoloji ve organizmayla bölgede bir düzen kurduğunun altını çizerek,

"Bu düzen Amerika'nın şu anda desteklemesiyle ayakta duruyor." dedi.

Terör örgütünün Suriye'de işgal ettiği topraklar

DEAŞ'lıların yer aldığı hapishanelere ilişkin Suriyeli muhataplarıyla konuştuklarını paylaşan Fidan, bu konuda düşüncesi net olan Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın, hapishaneleri kontrol altına alacak vizyonu ve kabiliyeti bulunduğunu söyledi.

Fidan,

"Gerekirse Suriye devleti kendi milli bütünlüğünü sağlamak için topraklarını bu adamların işgalinde kurtaracaklar. Çeşitli ülkelerden gelmiş bütün PKK'lıları geldikleri yerlere ya geri gönderecekler, ya imha edecekler." diye konuştu.

Terör örgütü PKK ve kadrolarında görev yapan İran'dan, Irak'tan, Türkiye'den ve Avrupa'nın çeşitli kentlerinden gelmiş birçok terörist bulunduğuna ve bunların def edilmesi gerektiğini söyleyen Fidan,

"Bunun ilk başta belli bir uzlaşma ve konuşma yoluyla halledilmesi konusunda bir irade görüyoruz. Bizim için de olması gereken... İnşallah bu şekilde olur." dedi.

Fidan, Suriye yönetiminin yeni dönemde uzlaşma yoluyla terör örgütünün "korsan rejimini" sürdürmesini istemediğini ve terör örgütünün başka ülkelerden destek isteyerek otonomi ve federasyon talep etmesini kabul etmeyeceğini aktardı.

Bakan Fidan, Suriye yönetiminin bu konuda net bir pozisyonda olmasından memnun olduklarını vurguladı.

DEAŞ ile mücadele

Fidan, Suriye'nin kuzeydoğusunda terör örgütü PKK/YPG'nin işgalindeki bölgede bulunan Hol kampında tutulan DEAŞ'lı teröristler ve ailelerinin örgüt tarafından propaganda amaçlı kullanılması konusuna da değindi.

"Türkiye'nin, DEAŞ'lıların bulunduğu Hol kampının güvenliğini sağlama konusunda rol almaya hazır olduğunu paylaşmıştınız. Bu önerinin detaylarını bizimle paylaşabilir misiniz? Şam yönetimi ve Batılı muhataplarınızdan bu öneriyle ilgili ne tür sinyaller aldınız? Türkiye-Irak-Suriye-Ürdün arasında DEAŞ ile mücadele konusunda ortak mekanizmaya dönüşecek bir iş birliği geliştirilebilir mi?" sorusuna Fidan, Suriye'deki yeni yönetimin ülkedeki egemenliği sağlama adına bu kampların vaziyet etme konusunda irade ortaya koyduğunu aktardı.

Fidan, terör örgütü PKK/YPG meselesinin DEAŞ ile mücadele olarak görmenin yanlış olduğunu belirterek, bazı ABD'li bürokratların kendi sistemlerine bunu böyle "pazarladığını" söyledi.

Irak, Suriye ve Ürdün'deki temaslarına işaret eden Fidan, DEAŞ'la mücadelede bölgesel inisiyatif alarak Türkiye, Irak, Suriye ve Ürdün arasında ortak mekanizma kurulmasını hedefleyen adımlar atacaklarını açıkladı.

Fidan, bu konuda Dışişleri, Savunma, İstihbarat gibi alanlarda 3+3 formatlarla görüşüleceğini bildirerek, söz konusu 4 ülkenin DEAŞ ile mücadele konusunda atılabilecek adımları ele alacağını belirtti.

Bu bölgesel inisiyatifin "çok önemli olduğunu" vurgulayan Fidan, bütün amacın ortak bir mekanizma kurulması olduğu değerlendirmesini yaptı.

"Bölgenin sorunlarına bir bölgesel sahiplenme anlayışıyla bir bölgesel çözüm getirme anlayışıyla biz yaklaşıyoruz. Bütün konularımız dış politika uygulamalarımız hep bu şekilde. Mekanizma kurarak sahici sorunlara sahici çözümler getirerek gitme konusunda bir irademiz var." diyen Fidan, hegomon bir gücün sorunları çözmek için geldiği zaman hem maliyetle geldiği hem de gittiği zaman arkadaki resimin daha kötü olduğunun altını çizdi.

Fidan,

"Bu noktada Türkiye'nin sahici çabaları ve duruşu bence şu anda kabul görüyor. İnşallah bu noktada atacağımız adımla biz DEAŞ meselesindeki gerçek mücadele nasıl olur onu göstereceğiz." diye konuştu.

Bölgesel inisiyatifin güçlenmesiyle DEAŞ'a karşı kurulan uluslararası koalisyonun bölgede bulunmaya devam edip etmeyeceğine ilişkin Fidan,

"Uluslararası koalisyon burada kendisi ‘artık bana bölgede iş kalmadı’ derse buna bakıp, o kendi bileceği bir iş çünkü her türlü koalisyon ve hareketlilik belli bir bütçe ve insan gücü masrafı gerektiriyor. Şimdi bundan da kurtulmuş olacaklar. Biz kendi bölgemizde sorunları kendimiz çözmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Irak arasında güvenlik alanında yürütülen işbirliği ve terör örgütü PKK'yla mücadelede konusunda Fidan,

"Biz yürüttüğümüz diplomasiyle aslında hem kendi kanallarımızda hem diğer kanallarda onlarla bu noktada bir farkındalık oluşması konusunda mesafe aldığımızı düşünüyorum. Bunun gereği olarak işte bir güvenlik mekanizması kuruldu, PKK yasaklı örgüt ilan edildi, belli konularda artık rahatça davranmasına izin verilmiyor." dedi.

Hala atılması gereken adımlar bulunduğuna işaret eden Fidan,

"Özellikle Sincar başta olmak üzere daha doğrusu 'tartışmalı bölgelerde' veya Irak'ın merkezi hükümetinin anayasal olarak kendi kontrolü altında olan bölgelerdeki başta PKK faaliyetlerini sonlandırmak üzere atılması gereken adımlar var." diye konuştu.

Fidan, Irak'taki Sincar bölgesinin hem hükümet birlikleri hem de Haşdi Şabi tarafından çevrelendiğini, terör örgütü PKK'nın belli bir noktaya hapsedildiğini ve temenninin PKK'nın o bölgeden tamamen elimine edilmesi olduğunu söyledi.

Terör örgütü PKK'nın kendisini Türkiye aleyhtarlığı üzerinden kamuoyuna pazarladığını ifade eden Fidan, örgütün, asıl zararı verdiği ülkelerin Irak ve Suriye gibi başka ülkeler olduğunu aktardı.

Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

"Irak Başbakanı Sayın (Muhammed Şiya) Sudani de şunu çok iyi anlıyor aslında Irak'ın artık olağanüstü dönemlerden, çatışmanın olduğu dönemlerden, kontrolsüz silahlı grupların olduğu bir ülke görünümünden kurtulması gerekiyor. Bunun olduğu bir ülkede siz yatırım getiremezsiniz, alt yapı, üst yapı yatırımları yapamazsınız. Sayın Sudani gerçekten ülkesine hizmet etmek isteyen, ülkesinin kronik altyapı sorunlarını çözmek isteyen bir siyasi lider."

Irak'ın içinde bulunduğu denklemlerin belli hassasiyetleri olduğunu ve bunları uygun şekilde yönettiklerini kaydeden Fidan, Irak'ın, iç savaş ve işgalden kaynaklı sorunları ve yaralarını sarıp bir an önce yoluna devam etmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bakan Fidan, "Şimdi bu çerçeveyi ortaya koyduğunuz zaman ben Türkiye'nin ortaya koyduğu terörle mücadelenin ana fikri ve amacının daha iyi anlaşıldığını düşünüyorum. Bu noktada hareket ediyoruz Iraklılarla." dedi.

"(CAATSA) Bu türden bir yaptırım müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bir durum"

ABD'deki yeni yönetimle Türkiye arasındaki ilişkiler ve ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası'nın (CAATSA) yaptırımlarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Fidan, her yönetimle yeni bir sayfa açıldığını ancak durumun ilerleyen süreçte görüleceğine işaret etti.

Fidan, bir önceki yönetimle özellikle son 1,5 yılda çok yoğun bir diplomasi trafiği yaşandığını ve stratejik ortaklık mekanizmasının tekrar çalıştırılmaya başlandığını belirtti.

Bu görüşmelerde belli konularda mesafe alındığını dile getiren Fidan, CAATSA ile ilgili ne yapılabileceği konusunun da gündeme geldiğini söyledi.

Fidan, "Bizim CAATSA ile ilgili görüşlerimiz belli, müttefiklik ilişkisine yakışmayan bir tutum. Bu türden bir yaptırıma Türkiye'nin Amerika'da geçmiş bir yasayla tabi tutulması müttefiklik ilişkisine yakışmıyor. Her şeyden önce bunun ortadan kalkması gerekiyor. İki NATO üyesi ülkesinin birbirine bu türden bir yaptırım uygulaması müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bir durum." ifadesini kullandı.

Konuya ilişkin ABD tarafıyla henüz çalışmalara başlanmadığını aktaran Fidan, ABD'de Senato, Temsilciler Meclisi ve diğer ilgili devlet kurumlarının yeni onay almaya başladığını, dolayısıyla önümüzdeki günlerde söz konusu çalışmalara başlayacaklarını kaydetti.

Fidan, dünya genelinde ABD'yle ikili düzeyde temasların marttan itibaren başlamasının beklendiğini ifade etti.

ABD ile yüz yüze temas hazırlıkları yapılıyor

Trump yönetiminin dünyada etki uyandıran açıklamaları ve Türkiye'ye yönelik pozitif görülen ifadeleri konusundaki görüşleri sorulan Fidan,

"Evet, dünyayı çok şaşırtan çıkışlar var onu da yakından takip ediyoruz. Şimdi büyük çalkantılara sebep olan bazı kararlar var beyanatlar var. Yani bütün bu büyük resmin içerisinde Türkiye ile olan ilişkilerin oturacağı yer, ona göre nasıl götüreceğiz, onu yakından takip ediyoruz." dedi.

Fidan, ABD ile ilk yüz yüze temasların ne zaman olacağına ilişkin soruya ise

"Hazırlıklarımızı yapıyoruz, Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) bu konuda da bir vizyonu var. Bütün bakanlıklar hazırlıklarını yapıyorlar, biz Dışişleri olarak bu hazırlıkları toplayıp bir dosyaya dönüştürüyoruz." diye konuştu.

ABD ile görüşülecek birçok konu başlığı olduğunu belirten Fidan,

"Yeni dönemde Amerika'yla bizim birçok alanda ilişkimizi nasıl ilerletebiliriz, ticaret, teknoloji, savunma sanayi başta olmak üzere turizm gibi birçok bölgesel konular var. Ticareti ve savunma sanayinin birçok alt başlığı var. Onları nasıl ilerletebiliriz onu konuşacağız yeni yönetimle. Yeni yönetim de dosyalarını yeni devralıyor. Adı üstünde yeni yönetim." değerlendirmesini yaptı.